9 Aralık 2010 Perşembe

FETHİYE / ÖLÜDENİZ 2

 
Fethiye turumuz uzun olduğundan sığdıramadık, şimdi Saklıkent kanyon Uzunlugu 17 km Fotograflara sigdirabilmek epey zor, en begendiklerimi buraya koyuyorum :)




su o kadar soğukki 1 dk. bile içinde durman neredeyse imkansız..




 Saklıkent Kanyonu turunda yanınızda olması gerekenler spor bir ayakkabı, (oradan da ayakkabı kiralayabilirsiniz ) mümkünse yedek mayo veya şort, havlu, kamera ve fotoğraf makinesi sonrasında ortaya çıkan bu doğa harikası..
Saklı kent turundan sonra Tlos Antik Kent turuna geçiyoruz..
Fethiye’ye 40 km. uzaklıktaki Tlos antik kentine Fethiye-Antalya yolu üzerinde 22 km sonra Kemer Bucağı’na sapıp, şehir içinden sağa dönerek (Çatallar Köyü yolu) 13 km. lik bir yolla ulaşılıyor.
Ören yeri Saklıkent’e de 8 km uzaklıkta ve Yaka Köy’ün yanında. Önünde Osmanlı yapısı bir kalenin gizlediği kentin akropolü dik bir tepenin üzerinde bulunuyor.





 Kalenin altındaki düzlükte Lykia duvar kalıntıları, 9 metre genişliğe sahip, 6 kemerli kapısı ayakta olan kent agorası, güneyde ise Roma dönemi surlar görülüyor. Kentin en iyi durumdaki yapısı tiyatro. Lykia kaya mezarları; hamam, paleastra ve gymnasion kalıntıları da ilgi çekici.
Ve işte YAKA PARK'tayız..


 Su, ağaçlardan duvarlardan bulduğu her oyuktan fışkırıyor..

soğuk sular ve şelaleler arasında gerçekten dinlendiğimizi hissettik
Dişlerim donduuuuu...
Değirmene su taşıyan yüzlerce yıllık çınar ağaçlarının oluklarından taşan sular zengin şelaleler oluşturuyor. Günün tüm yorgunluğunu doğa harikası olan bu mekanda bir anda unutuyorsunuz.
Buz gibi suyun aktığı bir kanal İçinde alabalıklar dolaşıyor. Alabalıklar kedi gibi, sevilmekten hoşlanıyorlar, kaçmıyorlar.



Tlos Yakapark, ovanın tüm sıcaklığından uzak 650 mt. yüksekliğinde serin, doğa ile uyum içerisinde bir doğal su cenneti.

Yazın ortasında kışın kokusunu alıyorsunuz o huzuru burada yazıyla anlatmaya çalışmak inanın okadar zorki..
Sevgili dostlarım bu yaz tatilinizi fethiye / ölüdenizde geçirmeniz dileklerimle. Sevgi ile kalın :)
 Dönüş yolunda bir çöpşiş molası vermeden geçmek olmaz değilmi :)

 Afiyetler ola....

3 Aralık 2010 Cuma

''EMİNE ABLANIN YERİ'' URLA/ÖZBEK

CANIM KOCAMIN TOPRAKLARI :)
Emine Ablanın Yeri Cafe & Restaurant günlük balık ve meze çeşitleriyle, denize sıfır muhteşem manzarasıyla 24 saat hizmetinizde..

 İşte yine o muhteşem balık gözleri :)


Tutmuş olduğunuz Böcekleri size servis yapmaktan kaçınmaz Dost canlısı mekan sahipleri
ÖZBEK KÖYÜ
Hafta sonu şehir içinde bunaldınız,kendinize huzur dolu köşeler arıyorsanız,tam size göre bir alternatif rota.Gizli cennetler keşfetmeyi seviyorsanız,burası keşfedilmeyi bekliyor.
Eski yoldan Çeşme ye giderken Urla nın çıkışından küçük bir tabela sayesinde köyün yolunu görebiliyorsunuz,yerleşim olmayan ıssız yollardan geçerken,acaba nasıl bir yere çıkacağım diye düşünüyorsunuz,yanınızdakiler yanlış bir yere geldik diyerek panik yapıyorlar,birden karşınıza önce güzel bir köy çıkıyor.Zeytinyağı küspeleri kokusu köyün her tarafını sarıyor.Ege köyünde olduğunuzu hemen anlıyorsunuz.Sakin ,küçük köyün içindeki Ulu ağaçları görülmeye değer.
Yaklaşık 2 km sonra deniz kenarına vardığınızda nefis balık kokuları size hoş geldin diyor.
veee Bizim vazgeçilmezimiz, Emine ablamızın yeri..

 Yaz, Kış ordayız... Güzel sakin mekan
Girişte bulunan iskele ve dalgakıran ,görülmesi gerken yerlerden.Burada sahilde balık tuıtan insanları ve balık yemekten arıtk obezite sınırlarını geçmiş kedileri görmelisiniz.Burada bir Türk kahvesi içme molası size iyi gelecektir.
İskelede günlük kiralanan tekneler var,balık tutmayı seviyorsanız,grup halinde güzel bir tur kaçırılmaz.Balık turundan kesinlikle eli boş dönmezsiniz,buradaki alan kapalı bir alan olduğu için balıklar için güvenli bir sığınak ve deniz çok bereketli.Özbek köyünün balıkları da ünlüdür.İzmir içinde balıkçı tezgahlarında mutlaka görmüşsünüzdür.
Ve Emine ablada mutlu son.. Bu arada Emine ablada yediniz içtiniz doydunuz gece saat :04:00 ı gösterse bile alıp sandalyelerinizi ve içkinizi sahilde oturabiliyorsunuz Süleyman abimizde koyar bir kadeh rakısını eşlik eder sahildeki bizlerin manzarasına :)

TİRE (Kaplan Dağ Restoran)

Ege sofrası denince...
İzmir’in Tire ilçesinde bir dağ köyü, Kaplan... Asırlık kestane, ceviz, çınar ağaçları ve tatlı su kaynaklarının gizlendiği vadinin yanıbaşında, doğanın içinde bir restoran, Kaplan Dağ.. başka hiçbir yerde bulamayacağınız yöresel yemekleriyle,mezeleriyle,otantik havasıyla,etkileyici manzarasıyla bölgeye yolu düşenlerin kaçırmaması gereken bir lezzet durağı.

Kaplan Dağı, İzmir’in Tire’sinin hemen ötesinde bir dağ. Dağın yamaçlarından süzülen yağmur suları, kaynak suları yukarıdan aşağıya bir vadi oluşturuyor. O vadinin iki yamacı ağaçlarla kaplı.
Dağ Restoran ot yemekleri ağırlıklı otantik Ege mutfağı sunuyor. Aydın Dağlarında yetişen tüm ot türleri Kaplan Dağ Restoran’da sofraya çıkarılıyor. Kiminin salatası, kiminin kavurması yapılıyor, kimi haşlanmış, kimi de kuzu etiyle pişirilmiş olarak sunuluyor.
Keyif erbabı Levantenler, Rumlar ve Türkler ta İzmir’den arabalarla buraya gelir, yaz aylarında ağaçların altında keyif yaparmış. Dağın yamaçlarından aşağıya bakılınca Tire Ovası "tabak gibi" dümdüz uzanıyor.
Hava soğuk olmasa manzaraya karşı bahçede oturmanın zevki büyük olacak ama hava soğuk.
İçeriye girdik. Ahşap, yüksek tavanlı bir salon. Salonun tam ortasındaki saç sobada gürül gürül odun yanıyor.

Lokantanın duvarlarında gelmiş geçmiş erenlerin resimleri, yazıları, neyleri asılı.Hürmüz Hanım’ın mutfaği "Tire otları" ağırlıklı. Tire yemekleri. Otlarını Tire pazarından satın alıyor veya dağdan toplattırıyormuş. Hürmüz Hanım "Onu da tadalım, bunu da..." diyerek neler tattık neler...
Kuzu kulağı  ile "taama" başladık. Taze dağ kekiği ve kuzu kulağı yedik. Masaya "çebrika" getirildi. Ekmeğin üzerine taze köy tereyağını sürmüşler. Bir tabak içinde kekik tuzu, kırmızı biber karışımı var. Yağlı ekmeğe ekilip yeniliyor. Kopurcuk, ıspanak, pazı, ısırgan otu, iğnelik, ebegümeci, zilcan ve pırasadan "ot kavurması" Radika, hardal cücüğü, lahana cücüğü hele o enfes TİRE KÖFTESİ bugüne kadar yediğimiz bütün tire köfteleri yalanmış :) hala tadı damağımda.Tire’nin Kaplan Dağ Lokantası’nın iki özel tatlısı karpuz kabuğu reçeli ile ceviz krokan.Hürmüz Çakır diyor ki, "Eski insanlar o kadar tutumlu imiş ki, karpuz yerken kabuğunu ve çekirdeğini atmazlarmış. Çekirdek kurutulur, kavrulur, yenirmiş. Kabuğu ise kireç kaymağı suyuna yatırıldıktan sonra reçel yapılırmış."
UNUTMAYIN : Kaplan Dağ Restoranı'na rezervasyon yaptırmadan gittiğinizde boş masa bulup da yemek yeme şansınız yok denecek kadar zayıf. :(