18 Ekim 2011 Salı

FETHİYE / ÖLÜDENİZ

Öylesine güzellikler vardır ki soluk keser, sözcükler yetersiz kalır gözün gördüğünü anlatmaya. Çam ormanlarının arasından kıvrılarak giden 14km'lik yol boyunca yüksek dağların yeşilinin hiç bitmeyeceğine inandığınız bir anda, yüksekliğin inişe geçtiği dönemeçte karşınıza çıkıverir bütün görkemiyle, nerede kestiremediğiniz uçsuz bucaksız bir mavi dünya.

Turkuaz rengi denizi, upuzun kumsalı ile sanki Ölüdeniz'e kol kanat geren Belceğiz koyu karşılar sizi. Bu olağanüstü doğa harikası karşısında duyduğunuz heyecan, koyun devamında karşınıza çıkan muhteşem görüntü ile yerini tarifi imkansız bir hayranlığa bırakır. Yılın her mevsiminde yüzyılların büyüsünü bozmamak istercesine sakin ve dalgasız olan bu koya belki de bu yüzden ÖLÜDENİZ adı verilmiştir
İşte MANAS PARK OTELİMİZDEN manzaralar..
Akdeniz' in karşısında bulunan Manas Park Ölüdeniz sakin ve huzurlu bir tatil arayanlar için mükemmel bir seçenek.
Ölüdenizde Deniz, kum, güneş üçlüsü sizi bekliyor olacak...
Manas Parkta Açık havuzda yüzmece,eğlenmece:))

 Havuzun tadını çıkarmadığınız zamanlarda da havuz kenarında içeceğinizi yudumlayarak tatilin huzurunu hissedebilirsiniz.
Herşey Dahil konsepti belki de harika bir tatil için anahtar kelimedir. Bunu göz önünde bulundurarak yiyecek içecek konseptinde ihtiyacınız olan herşey size sunuluyor. Ana restaurantta kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinizi açık büfe şeklinde alabilirsiniz.
 Yine balık gözleri enfesss..
Otelin 40 odası bulunmaktadır ve bunlardan 38' i deniz manzaralıdır.
Gecedeki huzuru anlatmama gerek yok sanırım fotolar herşeyi anlatıyor :)
Birde gece turuna çıkalım dedik dostlarla..

Fethiye-Antalya karayolundan biraz içeride, Akdağ'ın eteklerinde kayalar içerisinde yer alan Saklıkent, görmeniz gereken bir doğa harikasıdır. (ki buna özel fethiye saklıkent blogumda yer vermiştim) fakat ölüdeniz turuna bağlamadan geçemedim.
Yüzyıllardır akan kar sularının açtığı derin ve uzun Kanyon'dan içeri girdiğinizde kayalardan adeta fışkırırcasına akan ve hemen bir nehire dönüşen sular arasında yiyebileceğiniz taze bir alabalığın tadını uzun bir süre unutamayacaksınız.



devamı fethiye/ölüdeniz 2'de..

28 Nisan 2011 Perşembe

Efsanelerin Kızı Gelinkaya

Bir efsanedir Gelinkaya.Yıllar,belkide asırlardan beridir halk dilinde anlatıla gelen bir efsane. denizin kıyısında
mahmur,hüzünlü,kaç yazı,kaç kışı geçirdi bilinmez.Kaç tane hazan mevsimini içinde yaşadı,kimbilir.Gelinkaya belkide ne sırlar saklar içinde.Dili olsada bir konuşabilse...Urlada iskeleden çeşmealtı yönüne giderken kıyıda bir kaya kütlesi göze çarpar.işte buranın adı GELİNKAYA dır. 
 Mahmut arkadaşım profilinden resmini çalmak zorunda kaldım :) Çünki GELİNKAYA nın resmini çekmeyi atlamışız :) İşte arkadaşlar arkadaki kaya yani (GELİN-DAMAT)
Gelelim efsanemizin konusuna.....
anlatılara göre hikayesi şöyle: vaktin birinde o yörede güzel bir kız yaşamaktadır. bir gün güzel kız, yörenin genç balıkçı delikanlısına aşık olur. Birbirlerini çok severler. ama kızın annesi bu sevgiyi onaylamaz. kız ne kadar uğraşsa da annesini ikna edemez. sonunda annesini dinlemez ve evlenirler. Usülen düğün yapılır, düğünden sonra balıkçı genç kızı sırtına alıp kıyıda bekleyen teknesine götürecektir. Bu sırada anne o korkunç bedduasını eder ''ikiniz de taş olasınız, inşallah'' der ve annenin bedduası tutar. Genç sırtında gelinle birlikte kıyıda taş kesilir. o gün bu gündür bu yörenin adı GELİNKAYAdır.


İşte zamanı beli olmayan bir devirde böyle oluşur Gelinkaya Efsanesi.

O gün,bu gündür,Babadan oğula,Anadan kıza anlatılır durur bu efsane.Yıllarcada sürüp gidecektir belki. kimi genç kızın yaşadıklarına tercüman olacak,belki de kimi insanları kendine acındıracaktır Gelinkaya. Ama o hep kıyıdan dünya var oldukca seyreyleyecek ve daha nice olaylara dili dönmesede şahitlik edecektir. 






Cici Anne'siyim cici kızımın ailece bi hava alalım dedik iyide yaptık..

Şimdi eee pakişş buradaki lezzet sırrı ne derseniz.. İşte söylüyorum Gelinkaya denince ilk aklıma gelen şey KÖFTE olur.. 
Afiyet olsun Sevtap'cım ;)

sizde gidip o nefiss köfteden yediğinizde gelinkaya denince ilk aklınıza ve damağınıza düşen köfteler olur :)

Öredekler ekmek atmanızı kuşlar kırıntı düşmesini bekler sizden..
gelelim berrak deniz havasına kokusuna o muhteşem manzaraya huzuraaa..









Pazar günü vakitlice giderseniz eğer semt pazarına uğramadan geçmeyin. Çünkü oranın halkı kendi yetiştirdiği hormonsuz tamamen organik sebze ve meyveleri bahçeden tezgahlara taşıyor.. Ben biraz alış veriş yaptım sanki tezgahtan değilde bahçede dalından topluyorsunuz aldıklarınızı çünkü tazeliğini  kokusunu ellerinizde duyacaksınız..

Tatlı Hafta Sonları...















5 Ocak 2011 Çarşamba

MERHABA 2011

Az gittik uz gittik birde karaburuna gidelim dedik, maaile 2011'e orada hoş geldin diyelim dedik iyide yaptık
İzmir’in en küçük ilçesi Karaburun, yapılaşmanın görülmediği birçok koyu ve doğasıyla, Türkiye’nin bilinmeyen cennetleri arasında yer alıyor. İzmir ile arasındaki 130 kilometrelik yolun keskin virajlarla örülü olması nedeniyle ulaşım sorunları bulunan Karaburun, yarımada üzerindeki 1 belde ve 13 köyün merkezi konumunda. 
Karaburun yarımadası, 200’ün üzerinde kuş türü, Ada Martısı ve Akdeniz Foklarının yaşama ve üreme alanıdır. Nesli tükenmekte olan Akdeniz Foklarının ülkemizde Foça’dan sonra barındığı ender yerlerden biri de Karaburun kıyılarıdır. Karaburun’un kıyıları güzel manzaralı koylarla bezenmiştir. Sıcağıbükü, Kumburnu, Çatalkaya, Mordoğan, Ardıç, Kaynarpınar, Boyabağı, Akbük, Eşendere, Saipaltı, Yeniliman Denizgiren, Eğriliman, Dikencik ve Gerence bu koyların başlıcalarıdır.

 Eee mangallar tütmeye başldımı bizde sönmez 3 gün boyunca :)

Salatalar mezeler oh oh değmeğin keyfimize..





Gece bitmesede olurdu rakının hoş sohbetin tadıyla...
kayınbiraderler.. (Abim zat-ı muhterem)

Baldızlar..(Ablam zat-ı muhterem)
Enişteler (Eniştem zat-ı muhterem)

Şarkılarrr-Türkülerrr ama 06:00 da sonlandırdık. 
Sonlandırdıkki sabah o müthiş koylarda olta atma sefasınıda yaşayalım dedik..

Karaburun sahip olduğu temiz havasıyla oldukça ilgi çekiyor. 

Balıkları ile de meşhur olan ilçede, özellikle çupra, barbun ve ak kefalin lezzetlisini burada  tutma imkanı bulunuyor. 
 ama biz karagöz yakaladık o ayrı tabii :)
Şimdi rakı balık olurda roka olmazmı dedim üşenmedim bahçeden tazzzeeecik rokaları topladığım gibi marketten aldığım çeçil peyniriyle birlikte meşhur beyoğlu roka salatsınıda koydum masaya
parmaklarımı bile yedim :)

Ortak kurullan bu sofranın tadı bir başka oldu tabii.. Balıklar enişteden çoban salata abiden roka salata benden uyku seko balımdan :) temizlikte imandan değil tabiki ablamdan :))) Yanlız ben değil hepimiz yemişiz parmaklarımızı..

Yedik içtik doyduk şimdi gezme zamanı..





Modoğan / Ayıbalığı



Abim viski kolayla içilir der ben yok efendim sek yada soda olmalı derim..
Abim kazanır ve kolalr doldurulur..



Söylemeden geçersem hakkını yemiş olurum :) Kolaylada bir harikaymış :))


Gezinin sonunda Yine seko balım Kendi denizlerine Urla/Özbek uğramadan edemedi, gitmişkende kaçınılmaz son emine ablamızda  soluklanık :)
Herkese Mutlu Sağlıklı Nice Seneler......